on fire

be on fire

yanmak Fiil

be on fire

tutuşmak Fiil

burn like a house on fire

heyecanlı heyecanlı anlatmak Fiil

burn like a house on fire

alev alev yanmak Fiil

catch on fire

ateş almak, tutuşmak, alevenmek.
First the paper caught fire and then the sticks.

get on like a house on fire

çok iyi anlaşmak Fiil

get on like a house on fire

canciğer olmak Fiil

jet on fire

ateş sütunu

like a house on fire

mükemmel olarak

like a house on fire

paçaları tutuşmuş gibi

like a house on fire

hızlı

like a house on fire

rüzgâr hızıyla

like a house on fire

canlı bir biçimde

like a house on fire

başarıyla

play a hose on fire

hortumu ateşe tutmak Fiil

pour oil on fire

ateşe körükle gitmek Fiil

set on fire

(a) ateşe vermek, tutuşturmak, yangın çıkarmak, yakmak, (b) kışkırtmak, tahrik etmek, alevlendirmek, gayret vermek.

set on fire

tutuşturmak.

set something on fire

yakmak Fiil

set something on fire

tutuşturmak Fiil

set the river thames on fire

fazla akıllı olmamak Fiil

set the river thames on fire

aptalca işler yapmak Fiil

set the Thames on fire

yararlı bir iş yapmak, bir işe yaramak, yaraya merhem olmak.
Jim's a nice boy but he'll never set the Thames on fire.

set the world on fire

üstün derecede başarı kazanmak, dünyaya ün salmak.

set the world on fire

ünü/şöhreti dünyaya yayılmak.

setting on fire

ateşleme

be set on fire by an arsonist

kundaklanmak Fiil

fire on a place in volleys

yaylım ateşine tutmak Fiil

heap coals of fire on one's head

fenalığa karşı iyilik yaparak birini utandırmak/mahcup etmek.
Jean Valjean stole the Bishop's silver,

heap coals of fire on sb's head

kötülüğe karşı iyilik yaparak karşısındakinde suçluluk duygusu uyandırmak Fiil

heap coals of fire on someone's head

kötülüğe iyilikle karşılık vererek utandırmak /vicdan azabı çektirmek.

heap fuel on the fire

yangına körükle gitmek Fiil

put a rapid fire of questions on sb

birini soru yağmuruna tutmak Fiil